Her insan, bir diğerine değer vermek zorundadır

Saliha Erdim 2024-02-20

Her insan, bir diğerine değer vermek zorundadır

Her insanın Allah’a (c.c) sürekli açık bir kapısı vardır. Her insanın her an iyi olmaya müsait hazır bir zemini vardır. Her insanın her an daha kötü olmaya hazır bir tarafı da vardır.

Bunların hangisinin açığa çıkacağı, iletişim içinde olduğu insan ve çevre ile ilgilidir.

Kaç yaşında ve hangi mevkide olursak olalım, duygusal yanımız hep bir beslenme ihtiyacı içindedir. Bu iletişim içinde olduğumuz insanlar tarafından karşılanır. İnsan kendisini hangi iletişim biçimine lâyık görüyorsa, o tarzı tercih eder. Bu, kültür birikimi, kendilik algısı ve kendisini ait hissettiği kesime göre oluşur çoğunlukla.

Saygın bir dil ve üslûp, değer gördüklerimiz için otomatik, mecburen kullandıklarımız için ise, anlık ve geçici olur. Burada önemli olan, insan kendisine nasıl bir değer biçerse, karşısındakine de öyle değer biçer. Bu değerin Allah’tan (c.c) kaynaklandığını, herkeste bulunduğunu, kategorize etmenin bizim haddimizi aşmamızın ve insanın sahip olduklarıyla ilişkilendirmemizin neticesinde oluştuğunu bilmek çok önemlidir.

Kötü söz kötü yapar, iyi söz iyi yapar. Kötü söz denge bozar, iyi söz denge kurar.

Değer katan sözler ise, insanın kendisine olan inancını artırır, kendisine bakışını düzeltir ve mutlu eder. Mutlu olan, kendisini aşağılayan duygularla kendisine bakmaz, olumlu yanlarının da farkına varır. Potansiyel değerlerini fark eder ve onlara odaklanabilir. Bu, insanın Allah’tan (c,c) dolayı hak ettiği bir usulün yaygınlaşması açısından çok önemlidir. Saygın bir dil; saygınlığı içselleştiren ve bunu tarz olarak yaşayan bireyler oluşturmak için şarttır. Her insan, hangi durumda olursa olsun, saygın bir hitabı ve muameleyi hak eder.

Her insanın, muhatap olduklarının kendilerini iyi hissedecekleri, Allah’ın (c.c) kendilerini çok önemsediği hissiyatı içinde olacakları, kendisindeki iyi ve değerli yönleri görmesini sağlamaya yönelik bir söz ve davranış bütünlüğü içinde olmaları; bana göre, Allah’ın (c.c) kulları üzerindeki hakkıdır.

Eğer böyle değil de da tam tersi davranırsak, bu değer tüketmenin ve insanı giderek dibe çekmenin formülü olur. İnsan, kâinatın sahibine ait ve aklımızın alamayacağı kadar kıymetli. Allah (c.c), bir insanın canını, alemdeki bütün canlara bedel görüyor. O halde, Allah’ın (c.c) verdiği öneme göre muamele etmek, (Allah’a (c.c) karşı açık bir savaş başlatmadıkça), bütün insanlar için, bütün insanların boynunun borcudur. Bu ise, insanın kendisinin Allah (c.c) katındaki kıymetini anlamakla, yani ilimle ve o ilmin hayata geçmesinin sonucunda oluşacak edep ile hayata geçebilir. Ya İlâhi (c.c), ilim, edep ve ahlak bütünlüğünü hayatımızın sabitlerinden eyle ve Sen bundan razı ol inşallah.

Anahtar Kelimeler :

Paylaş


Yorum Sayısı : 0